DİĞER
Her türlü kötülüğe karşı sessiz, kökten gelen bir kabullenişle hareketsiz, gölgesi yeryüzüne düşmüş bir kast sistemi içinde gücünü yitirmiş bir şeydir içinde bulunduğumuz bu toplum
Şiddete meyilleri “dert” sahibi olma üzerinden romantize edilerek okunamayacak erkeklikler neden edebiyatta tekrar tekrar üretildi?
“Hasan Ali Toptaş’ın yeni romanı” ifadesini görünce kalbimiz aynı heyecanla çarpıyor. Kuşlar Yasına Gider, kışa denk geldiği ve benim zihnim Cennet’in oğluna büründüğü için mi bilmem ama ikisi arasında, eh biraz –belki epey- duygusal bir bağ kurdum ben...
Kuşlar Yasına Gider’de Toptaş sadece “kelimeleri” değil, dilin kendisini yutmuş gibi duruyor. Zira karşımızda dille neredeyse hiç meşgul olmayan, dili sadece bir hikâye aktarımı aracına indirgemiş bir roman var
Barış Bıçakçı, kendi deneyselliğini oluşturma çabalarının “huzursuz bale adım”larını atmaya başlamıştır Seyrek Yağmur’la. Üst/alt kurmacadan sıyrılıp postmodernist metne –romantizmden uzaklaşarak- yaklaşmaya başlamıştır...
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde toplum gerçekliğini oluşturan bir unsur olarak kullanılan masallar, 1980’den sonra yazılan postmodern romanlarda fantastik dünyanın gizemli, ilgi çeken, yer yer korkutan, yer yer güldüren unsurları olarak kullanılıyor
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık